Okuyacaginiz metin, beklemedigim bir anda ciktigim zor, gerilimli ve hazin hatiralarla dolu bir seyahatin notlari. Uzun yillardir konustugumuz, dert ettigimiz, andigimiz ve anlamaya calistigimiz Dogu Türkistanda bizzat yasadiklarim, sahit olduklarim ve gördüklerimin bana düsündürdükleri, müstakil bir kitap olarak simdi elinizin altinda.
Böyle bir kitabi kaleme almaktaki öncelikli hedefim, Müslüman Uygurlarin karsi karsiya bulundugu drami ve gercekligi, mümkün oldugunca anlasilir bicimde aktarmak. Dogu Türkistan meselesi, hem sahadan dogru haber almanin zorluklari hem de Cinin uyguladigi cok boyutlu dezenformasyon sebebiyle, ülkemizde ne yazik ki hak ettigi ilgiyi göremiyor. Gözden irak olan gönülden de irak olur misali, kendi yakin cevremizdeki krizlerin gerisinde ve gölgesinde kalan bir dava Dogu Türkistan.
Ikinci hedefim, gelecege ve bizden sonraki nesillere, bugünlere dair bir kanit ve kayit birakmak. Icinden gectigimiz dönemde Dogu Türkistan ne durumda Dünden bugüne neler yasandi Yarin neler olabilir Dönüsümlerin istikameti nereye dogru Simdi devam eden süreclerin somut neticelerini kendi gözleriyle görecek olan istikbalin Müslümanlari, 2025 yilinda bölgeyi adimlamis birinin satir aralarindan epey ipucu yakalayacaktir diye düsünüyorum.
Ücüncü bir hedefim de, Dogu Türkistan havzasinin cografi, tarihi ve kültürel bakimdan daha iyi anlasilmasina mütevazi bir katkida bulunmak. Seyahatnameyi okurken, bölgenin, Türkiyeden bakinca belki hic göremedigimiz ve fark edemedigimiz bir derinliginin bulunduguna sahitlik edeceksiniz. Hatta belki bazi isimler ve mekanlar, sizi daha kapsamli okumalara sevk eden birer isaret fisegine dönüsecek.